
Öğrencilik yıllarımda en çok keyif aldığım şeylerden biri, duyduğum veya bir şekilde karşıma çıkan farklı kavramları araştırıp bir defterime not almaktı. Hatta bir ara “her gün 1 yeni bilgi” isimli whatsapp grubu kurup, sevdiğim arkadaşlarıma öğrendiğim kavramları açıklamaya çalışıyordum. Bu hem benim öğrenme motivasyonumu artırıyordu hem de devamlılık sağlama noktasında beni zorluyordu. Sonra bir şekilde whatsapp grubu ilk günlerdeki ilgisini kaybetti ve ben de sadece kendime notlar tutmaya devam ettim.
Bu akşam kendi kendime düşünürken buradaki kişisel blogumu elimden geldiğince topluma yönelik fayda sağlayacak içeriklerle doldurduğumu fark ettim. Bu da önemli bir misyon ve pek çok tanımadığım ya da yeni tanıştığım kişiden çok güzel geribildirimler aldım. Ancak artık blogumun bir misyonunun da kendim için aldığım notlardan oluşmasını istiyorum. Netice de bir rating kaygım veya blog üzerinden herhangi bir gelir beklentim yok. Sadece mümkün olduğunca fazla insanın okumasının tatminini yaşıyorum. Kısacası artık bu blogda fikirlerimi, hayat görüşümü, notlarımı da içeren pek çok içerik yazmaya başlıyorum. Bunlardan birisi de Bugün Ne Öğrendim yazı dizisi olacak. Hiç lafı uzatmadan bugün öğrendiğim şeylere bakalım.
RSVP: Lütfen Cevap Veriniz
Kurumsal hayatta mail yazmak ve mail okumak mesaimizin hatrı sayılır bir kısmını oluşturuyor. Pandemi dönemiyle birlikte online meeting’ler de çok popüler hale geldi. Hatta bana sorarsanız bunun ucunu biraz kaçırdık bile. Gereğinden çok daha fazla meeting yapıyoruz. Meeting’ler sırasında bir yandan dinleyip diğer taraftan iş yapma becerimiz de arttı tabi bu süreçte. Bugünse her online meeting davetinde yer alan RSVP yazısının anlamını merak ettim. Normalde her kısaltma gördüğümde onu tahmin etmeye çalışmak ve bağlamı içerisinde doğru sonuca yaklaşmak gibi sihirli bir yeteneğim olduğuna inanırım ama RSVP için aklımda anlamlı bir sonuç üretemedim. Meğer bu kısaltma fransızca lütfen cevap veriniz anlamında bir cümleden geliyormuş; “répondez s’il vous plaît”
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/RSVP
Sportswashing

İngiltere Premier Lig takımlarından Newcastle United’ı Suudi Arabistan hükümetinin yönettiği varlık fonu tarafından satın alındığını duymuşsunuzdur. İngiltere’de bazı Newcastle taraftarları bu satın alım süreci sonrası takımın transfer bütçesinin inanılmaz büyüyeceğini ve dünya yıldızlarını transfer edecekleri hayaliyle bu duruma çok sevinse de, pek çok kişi bu durumdan rahatsız. Rahatsızlığın temel sebeplerinden biriyse Suudi Arabistan veliaht prensi, Muhammed Bin Salman’ın İstanbul’daki konsoloslukta muhalif bir gazeteciyi katledilmesinde parmağı olması. İnsan hakları ihlalleri, terörizm finansmanı gibi pek çok şaibesi de bulunuyor. Sportswashing kavramı İngiltere’de sporu kullanarak meşruiyet sağlamayı ve itibar artırmayı hedeflemek anlamında kullanılıyor. İngiltere medyasındaki pek çok gazeteci bu satınalmanın Prens Bin Salman’ın imajını düzeltmek ve daha şirin görünmek için yaptığı yatırımlardan biri olduğunu düşünüyor.
Player Empowerment Era
/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_asset/file/19539158/player_empowerment_PhD_3.jpg)
Uzun süredir NBA takip edenlerin son yıllarda fark ettiği değişimlerden biri yıldız oyuncuların takımlarının yönetiminde, transferlerde, oyun tercihlerinde geçmişe oranla çok daha fazla etkin olması. Bu durum takım yöneticilerinin otoritelerinin kolayca sarsılmasına yol açıyor ve yıldız oyuncular anlamsız kaprislerle takımlarını zor durumda bırakabiliyorlar. Kyrie Irving’in aşı karşıtı olduğu için aşı yaptırmaması sonucunda Amerika’daki kurallar gereği maçlara çıkamaması ve 35 milyon dolarını paşa paşa alması, Ben Simmons’ın sırf takas olmak istediği için sakatlık bahanesiyle antrenmanlara dahi gitmeden maaşını alması bunlara 2 örnek sadece. NBA’in içinde bulunduğu bu dönemeyse Player Empowerment Era, yani Oyuncu Hakimiyeti Dönemi deniyor.
“Bugün Ne Öğrendim #1” için bir yanıt